Gümüşü dile getiren usta Hüseyin Altay
- Oğuzhan Parlak
- 21 May 2019
- 3 dakikada okunur
Bin üç yüz yıllık geçmişe sahip olan gümüş işlemeciliği, günümüzde de el emeği, göz nuru olmaya devam ediyor. Dedelerinden devraldıkları mesleği devam ettiren Hüseyin Altay bizlere gümüş işçiliğinin nasıl olduğunu anlattı.

Altay, “Ortaokuldan sonra okumadım. Gümüşçülük işini baba mesleği olarak devraldım.” diyerek gümüş işçiliğine genç yaşlarında nasıl başladığını anlattı. Babasıyla beraber çalışarak, kendi hayatını gümüşçülük imalatı üzerine kuran ve yoğun bir şekilde çalışan Altay, “Şimdi sadece bu işle uğraşıyorum. Kuyumcular Çarşısında gümüş işçiliği ve takı tasarımı imalatı yapıyoruz. Şu an yaptığım işten memnunum .” diyerek hayatında başka bir iş yapmayı düşünmediğini belirtti.
Bu iş sabır gerektirir
Gümüşçülük mesleği hakkında bizi bilgilendiren Altay, “Gümüşçülük kolay bir meslek değil. Dışarıdan çok kolay görünür. Herkesin yapmak istediği ama cesaret edemediği bir meslektir. Çok emek verdikten sonra bir şeyler kazanmaya başlarsınız. Bu işe yoğunlaşırsanız hem rahat hem de kazançlı bir işiniz olur. Bu iş sabır gerektirir. Mesela dışardan bu mesleği öğrenmeye geliyorlar fakat işin zorluklarını görünce vazgeçiyorlar. Meraklı olanların bu tür işleri denemelerini tavsiye ediyorum. Gümüş işçiliği el becerisi isteyen bir işçiliktir bu yüzden hem zevkli hem de bir miras olarak görüyorum.” diyerek gümüş işçiliğinin zorluklarını dile getirdi.
Gümüşçülük geleceği ustasına bağlıdır
Altay, “Gümüşçülük geleceği ustasına bağlıdır. Her usta kendi geleceğini kurar. Ne kadar kendinizi geliştirip yeni modeller yaparsanız, o iş o kadar gelişir ve rağbet görür. Bazı meslekler vardır, benim yaptığım Sivrihisar Cebesi gibi unutulmaya yüz tutmuştur.” diyerek ailecek ustalık gerektiren bu işle uğraştıklarını belirtti. Altay, sözlerine şöyle devam etti, “Meslek bırakılmadığı zaman üstesinden gelindiği sürece kesinlikle geleceği vardır. Bin yıllık geçmişi olan gümüş işçiliğinin geleceği olmasaydı günümüzde bundan gelir elde edemezdik. Üstünden yaklaşık bin yıl geçmesine rağmen hala insanlar bundan kazanç sağıyor ise gelecekte az da kalsak gümüş işçiliğinin devam edeceğini düşünüyorum. Takı bir ihtiyaç değildir, bir zevk işidir. Zevkine düşkün olan insan takmasa da bir yerlerde durmasını ister saklar, torunu için çocuğuna bırakır. Bıraktığı takılar hiç bir zaman yok olmaz. Son kullanma tarihi olmadığı için, takı tasarımı yıllar, yüzyıllar boyunca elinizde tutabileceğiniz ve kıymetli bir şeydir. Bu yüzden geleceğinin her zaman olduğunu düşünüyorum.” dedi.
Gümüş bazen altının önüne bile geçebiliyor
Altın fiyatları ve kurun yükselmesiyle gümüşe yönelim oldu mu? Sorusuna Altay, ”Aslında gümüşe ilgi her zaman vardı ama kurun yükselmesi ve altın fiyatlarının artması insanlarda tedirginlik yarattı. İnsanlar zarara uğrama düşüncesiyle parası olsa da altının yerine gümüş tercih etti ve gümüşe rağbet daha da arttı. Gümüşten de çok güzel ürünler çıkıyor. Bazen altının bile önüne geçebiliyor.” diye yanıt verdi.
Hem kalitede hem de üründe fark var
Yirmi yıl önceki gümüş işlemeciliği ile şuan ki gümüş işlemeciliği arasındaki farkı anlatan Altay, “Yirmi yıl önce usta ve çalışanlarımız çoktu. Artık insanlar daha garanti isler yapmak ve emek harcamadan para kazanmak istedikleri için bu islerden vazgeçtiler. Bence bu meslek 20 yıl önce bu kadar kıymetli değildi. Çünkü iyi ustalar ve çalışanlar azaldığı için bugün daha kıymetli olduğunu düşünüyorum. 20 yıl önce ki üretilen mal ile şuanda üretilen mal arasında hem kalite hem de ürünün çeşitlilik farkı var.” diyerek geçmişteki gümüş işçiliği farkını bizlere anlattı.
Çırak bulmakta zorlanıyoruz
Altay, Türkiye’de birçok benzer mesleği yapanların hepsi çırak bulmakta ve mesleklerini aktarmakta zorlandıklarını belirtti. Altay, “Bundan yirmi beş, otuz yıl sonrasında insanların çok zorluk çekeceğini düşünüyorum. Eğer şimdi bir şey yapıp yeni ustalar yetiştirmezsek sonra ki yıllar çok geç olabilir. Devletimizin bu konuda bir şeyler yapması gerektiğini düşünüyorum.” Diye düşüncelerini aktaran Altay, “Devlet desteği alıyor musunuz?” sorusuna, Ara sıra olsa da çoğu zaman destek alamıyoruz. Devlet tuz ise biz çorbayız. Aslında olması gereken devletin çorba olup bizim tuz olmamızdır.” cevap verdi.
El işçiliği daha kıymetli olacak
Altay, “Makine işçiliği el işçiliğinin önüne geçeli çok oldu. Hatta devrini doldurmaya başladı. Bir süre sonra yine el işçiliğine geri dönülecek ve daha kıymetli olacak. İnsanın yaptığı işle makinenin yaptığı arasında değer farkı vardır. Belki makinenin yaptığı daha kalitelidir ama insanın yaptığı bir iş daha değerlidir. Eski insanlar bunu çok iyi biliyordu. Şimdi insanlar biraz gösterişe değer veriyor ama eski insanlar makinede yaptıracağıma, şu ustanın elinden çıksın da torunumun torununa kalsın derdi. Makineden çıkan bir ürüne değer vermezlerdi. Ben el işçiliğinin tekrardan teknolojinin önüne geçeceğine inanıyorum.” diye devam etti.
Altay, “İnsanlarımıza ve gençlerimize şunu söyleyebilirim. Boşa harcadığımız çok vaktimiz var. İnsanlar günlerinin çoğunu sosyal medyada geçiriyor. Sosyal medyada geçirdikleri bu vakitleri bir meslek öğrenmek için harcasalar bu mesleği de yaparlar kendilerine bir hobi de edinmiş olurlar.” diyerek sözlerini tamamladı.
Comments