top of page

İş güvenliği Türkiye'de geri kalmış durumda!

Tekmikçi "İşverenler iş güvenliği eğitiminde geçen süreleri kayıp zaman olarak görüyor. Doğal olarak iş güvenliği uzmanlarının en çok zorlandığı konulardan biri de bu. Çalışanların toplanıp bir eğitim yaptırabilmek iş güvenliği uzmanlarının en çok zorlandığı konulardan biri. Eğitimin yanı sıra iş güvenliği ile ilgili hala bir düşünce yapısının zihinlerde oturmamış olması da başka bir sorun. "


Serhat Tekmikçi B sınıfı iş güvenliği uzmanı olarak Türkiye’deki iş güvenliği hakkında yanıtını aradığımız bütün soruları bizler için cevaplıyor. 6 yıldır bu işi yaptığını belirten Tekmikçi, Balıkçılık Teknolojisi Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra Türkiye’de kendi alanıyla ilgili iş fırsatı olmadığı için bu sektöre yöneldiğini belirtiyor. Türkiye’de İş sağlığı güvenliği ile ilgili birçok sıkıntının olduğunu belirten Tekmikçi, sektörün ülkemizdeki yeniliğine de dikkat çekiyor.


İş sağlığı ve güvenliği çalışmalarının amacı nelerdir?


“İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili çalışmaların temeli çalışanların güvenliğini sağlamak. 30 haziran 2012 tarihli 6333 iş sağlığı ve güvenliği kanuna uygun olarak çalışanların güvenli bir şekilde çalışma hayatını sürdürmektedir. Üretimin güvenliğini sağlanması ve işletmenin güvenliğini sağlamakta iş güvenliği ve sağlığı çalışmalarına giriyor. Bizim herhangi bir verimlilik ve üretim artışı bizim alanımıza girmiyor. Bizim amacımız çalışanın akşam eve sağlıklı bir şekilde girebilmesini sağlamak.”


İş Sağlığı ve Güvenliği Yasasına göre işveren ve çalışanların yükümlülükleri nelerdir?


“İş güvenliğiyle ilgili çalışmalarımızın bir kısmı da eğitimleri de kapsıyor. Bu amaçla çalışanlara kanunun belirlemiş olduğu belirli eğitim süreleri var. Çok tehlikeli sektörler için yılda 16 saat iken tehlikeli sektörler için 2 yılda 16 saat , az tehlikeli sektörler için ise 3 yılda 8 saat eğitim süreleri var. Tabiki kanunda ki eğitim süreleri asgari eğitim süreleri bunun üzerine çıkılabilir. Ama Türkiye’de durum böyle değil. Çalışanlara eğitim verilmesi işveren tarafından angarya olarak görülüyor. Genelde bu eğitimler tamamlanamıyor. İşverenler iş güvenliği eğitiminde geçen süreleri kayıp zaman olarak görüyor. Doğal olarak iş güvenliği uzmanlarının en çok zorlandığı konulardan biri de bu. Çalışanların toplanıp bir eğitim yaptırabilmek iş güvenliği uzmanlarının en çok zorlandığı konulardan biri. Eğitimin yanı sıra iş güvenliği ile ilgili hala bir düşünce yapısının zihinlerde oturmamış olması başka bir sorun. İş sağlığı güvenliği yasası yeni bir yasa 2012 yılında çıktı. Bundan önce 4850 sayılı iş sağlığı kanunun 77 maddesinden sonrasındaki maddeler iş güvenliği ile ilgiliydi ama uygulanmıyordu. Sadece yabancı şirketler ve holdingler bu kanunu uyguluyordu. Yeni kanunla birlikte biraz daha farkındalık arttı ama hala yeterli değil. Çalışan ve işveren hala bu eğitimleri ve güvenliği angarya olarak görüyor. En basitinden kişisel koruyuculardan bir örnek verirsek, çalışanlara bunları kullandırmak gerekliliğini anlatmak gerçekten çok zor. Çalışanlar kişisel koruyucu takmaktansa işi biri bırakıp gitmeyi tercih ediyor. İşverenlerden bu tür malzemeleri masraf olarak görüyor. Zorlukla ikna ettiğimiz işverenler bu tür malzemelerin kullanılmadığını görünce malzemelere yatırım yapmaktan çekiniyorlar. İş sağlığı ve güvenliği ile ile ilgili zihinsel yapının oturmamış olması bizim için en büyük sorun.”


İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası kapsamında hangi işyerleri İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmeti almak zorundadır?


“Şuan için ülkemizde iş sağlığı güvenliği ile ilgili 2012 de kanun çıktığında bütün işletmeleri kapsayacaktı. Ama devlet kendini ve az tehlikelileri kanun kapsamı dışında bıraktı yani onların iş güvenliği hizmetlerini erteledi. Bu erteleme 3. defa oldu. Şuan hali hazırda devle ve az tehlikelilerden 50 den az personeli olanlar kapsam dışında. Kapsam dışındakileri şöyle açıklayabiliriz. Şuan 2020 ye kadar 3. ertelemeyi yaptılar. 2020 ye kadar 50 kişiden az işlemler ve devlet organlarında iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi bulundurmama zorunluluğu var. Bunlar dışındaki iş güvenliği faaliyetlerinin uygulanması zorunlu.”

Türkiye iş güvenliği noktasında Dünyayı ele alırsak tam olarak nerede yer alıyor?

“Yurt dışında hiç çalışmadım fakat dönem dönem yurt dışından gelen çalışanlarla konuştuğumuz zaman ordaki uygulamaların daha sıkı olduğunu ve iş güvenliğini tepeden aşağı yani işverenden çalışana kadar herkesin uygulandığını söylüyorlar. Bizde iş güvenliğini yapılamamasının nedeni işverenin bu işler için vakit ayırmaması çünkü iş güvenliğinin bir bölümü ekonomik kısma dayanıyor bir kısmıda vakit. Vakit tabi iş içinde alınan bir vakit oluyor.Buda üretim süresini uzatıyor yada üretim duruyor. İşverende bunu yapmak istemiyor.Yurt dışında bir işe başlanmadan önce iş güvenliği uygulamaların yapıldığı söyleniyor. Bizde ise hemen çalışmaya başlanıyor.”

Çalışanların ve işverenlerin iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yükümlülükleri nelerdir?

“6331 sayılı kanunun 4. maddesi işverenin genel yükümlülüklerini kapsıyor. Buraya baktığımıza işverenin genel yükümlülükleri arasında işverenin risk değerlendirmesi sağlık raporu eğitim kişisel koruyucular ve denetim sorumluluğu var. Denetim sorumluluğunu her koşulda yapması gerekiyor.

İşveren sorumluluğu bitmeyen bir sorumluluktur. Tabi ki çalışanlarında genel sorumlulukları var. Çalışanlarda hizmet göstermiş olduğu ülkenin yönetmeliklerine uygun bir şekilde çalışma zorunlulukları var. Bunun dışında kendilerine verilen bir görev tanımı veya herhangi bir iş sağlığı güvenliğiyle ilgili talimatlar varsa bunlara uymak zorundalar. Bizim ülkemizde iş sağlığı güvenliğiyle ilgili genel anlamda çalıştığımız 3 kanun var 4857 sayılı iş kanunu, 6331 sayılı iş sağlığı güvenlik kanunu ve 5510 genel sağlık sigortasıyla ilgili sosyal sigortalar kanunumuz ve bunlara bağlı yönetmelikler var. Bir iş kazası olduğunda Türk ceza kanunu ve borçlar kanununda devreye giriyor. Biz bu 3 kanuna göre çalışıyoruz.

Türkiye’de meydana gelen iş kazaları ile ilgili istatiksel veriler hakkında bilgi verir misiniz ?

“Türkiye’de meydana gelen iş kazaları ile ilgili istatistiksel verileri genellikle SGK tarafında yayınlıyor ama geç yayınlanıyor. Bu istatistikleri biz bulamıyoruz. Bu istatistiklerde iş kazaları, yaralananlar, ölümlü kazalar yer alıyor fakat bizim istatistiklerde iş kazasının tanımına giren girmeyen ya da sigortalı değilseniz olabilecek kazalar bu verilerde yer almıyor. Sigortalı olan verilere yansımıyor. Böyle olunca da çok sağlıklı verilere ulaşılamıyoruz. Ortalama olarak günde sadece 5-6 çalışanın vefat ettiği söyleniyor. Bu veriler sayılmayanları da eklersek 8-9'u buluyor günlük olarak. Türkiye için çok yüksek bir rakam. Günde 1 kişinin ölmesi demek yılda 365 kişinin ölmesi anlamına gelir.


Son yıllarda ciddi şekilde OSGB artışı yaşanmaktadır. Bu durumu nasıl

değerlendiriyorsunuz?


“OSGB'ler yeni bir sektor. Bu nedenle ticari bir işletme. Son zamanda oldukça çok artışlar meydana geldi. Bunun nedeni de herkesin OSGB kurulabilmesi. Çünkü OSGB kurabilmek 3 temel özellik aranıyor. 1. tam zamanlı iş güvenlik uzmanı, 2. tam zamanlı iş yerimi ve tam zamanlı diğer sağlık personeli dediğimiz iş yeri hekimi. Her isteyen bu koşulları yerine getirdiği sürece OSGB kurabiliyor. OSGB'lerin çok fazla olması rekabet nedeniyle birbirlerinin işlerini baltalama durumunu doğuruyor.

İş sağlığı güvenliği ile ilgili bir çok sıkıntı var çünkü Türkiye için bu sektor yeni bir sektor. Daha öncedende yapılıyordu fakat sadece kurumsal firmalar ve yabancı ortaklı firmalar yapıyordu. Kanun çıktığı andan itibaren Türkiye bu olayın başında. Önümüzdeki yıllarda bu işlerin daha da düzeldiğini görmek isteriz. Yurt dışından gelen çalışanlardan duyduğumuz kelimeleri burdada duymak isteriz.




 
 
 

Comments


bottom of page